İtibardan tasarruf olmaz!

İtibardan tasarruf olmaz!

Çocukken bize bir Nasreddin Hoca fıkrası anlatılırdı. Ye kürküm ye…  gelin hatırlayalım o fıkrayı. 
Hoca, önce normal kıyafetiyle bir yemeğe katılır ama kimse ona hürmet etmez. Sonra eve gidip kürkünü giyer ve tekrar gelir. Onu kapıda karşılarlar, el üstünde tutarlar. Hoca da yemeği kendisi yemeyip kürküne yedirir. “Ye kürküm ye,bu hürmet bana değil sana” der.  
Aslında yıllardan beri değişmeyen şey görünüşe göre muamele. İnsan olarak hepimiz güzel giyinmek en iyi şartlarda yaşamak isteriz elbette. Marka giyinmek parayla orantılı bir alışkanlıktır. Her markanın bir alıcısı her bedenin bir insanı vardır.  Kimine göre yaşam tarzı kimine göre gösteriştir.  Ünlü markaların imitasyonunun çıkmasının sebebi de bu. “Ben de onu kullanıyorum” demek. İnsanlar ne giymek isterse nasıl rahat ederse öyle giyinmeli. Fakat popüler kültürün ve sosyal medyanın etkisiyle kimse altta kalmak istemiyor. Fenomenlerin giydiği kıyafeti,kullandığı saati, onların içtiği kahveyi içmek istiyor. Daha da ilginç olanı o kişinin düşüncelerini düşünmek istiyor. O kıyafet onun tarzı olmasa da, içtiği kahvenin aromasını sevmese de,onun düşüncelerine katılmasa bile ayak uydurma zorunluluğu hissediyor. Moda bir kültürdür. Her ülkenin kendi modası ve kültürü vardır. Ama günümüzde moda kelimesi söylenen laflara bile sirayet etmiş durumda. Lafın modası,ilişkinin modası,gezmenin modası… Yıllardır gidilmeyi bekleyen ıssız bir göl kenarına bir fenomenin gidip paylaşması oraya binlerce insanı getiriyor. Orası da artık moda oluyor. Çünkü her şey o fotoğrafı paylaşmak için…
Herkesin kullandığı meşhur  telefon markası yoksa eğer sizde, paranız yok sanılıyor. Kimse android seviyordur demiyor.  Kültür sahibi olmak, nerede nasıl davranılması gerektiğini bilmek, engellere takılmadan düşünmek insanı daha zengin gösterir. Zenginlik sadece marka giyinmekle olsaydı eğer, lüks mağazaların cansız mankenleri bizi alt ederdi. 
Marka giyinmek ve az bir kitlenin yaptığı aktiviteleri yapmak insanı  özel hissettirir. Aslında buradaki temel kusur şu; kendi irademizle seçmiyoruz,zevkimize göre hareket etmiyoruz. Bir gösteriş baskısı var ve onun gölgesi haline gelmişiz. Yine marka giyinelim,dilediğimiz yere gidip görelim. Ama bunu kendi irademizle yapalım.  Tabi paramız kadar da…
Birilerinin kullandıkları, yedikleri içtikleri, düşündükleri hatta ideolojileri bizi etkilemesin. “Birileri” cemiyetine girmek yerine kendi dünyamızı kuralım. Ayşe’nin, Ahmet’in dünyası olsun birilerinin değil… 
Evet “itibardan tasarruf olmaz, ama taksitle almakta fayda var”…

Benzer Haberler