Fenerbahçe için belki de sezonluk bir maçtı. Kadıköy’e Beşiktaş mağlubiyetinin moral bozukluğu ile gelen Galatasaray’a vurulacak bir darbe, kupada yarı finale yükselmekten çok daha fazla anlam içeriyordu. Stadı tamamen dolduran on binlerce taraftarın desteği inanılmaz boyuttaydı. Teknik direktör Mourinho’nun yapması gereken doğru kadro tercihi yapmaktı. Onun sahaya süreceği 11 de yaralı Aslan’a son darbeyi indirecek ve Galatasaray üst üste ikinci derbisini de kaybedecekti. Ve bu başarılmış olsa sarı-kırmızılı takımın yaşayacağı moralsizlik, muhtemelen Süper Lig’de de Fenerbahçe’ye avantaj getirecekti. Hemen hemen tüm Fenerbahçelilerin beklentisi bu yöndeydi. Ancak beklenen değil, korkulan oldu. Üstelik rakibi kupada sadece 1. Lig ekibi Boluspor’u yenebilmiş, Konyaspor ve Başakşehir ile de berabere kalmıştı. Hatta çeyrek finale Allah’ın lütfuyla yükselmişti.
SEZONLUK EMEK HEBA OLABİLİR
Ne var ki ilk yarıda beklentilerimizle hiç örtüşmeyen bir Fenerbahçe izledik. Galatasaray’ın oyunu domine etmesine engel olamayan sarı-lacivertli takım, akıl almaz hakem hatalarının da yaşandığı derbiyi kaybederek belki de bütün sezonun emeklerini heba etti.
İkinci yarıda oyunu çevirmek için yapılan değişiklikler de doğru değildi. İrfan Can gibi hızlı oynayabilen ve tribünleri hareketlendirme kabiliyetine sahip bir oyuncunun kenarda tutulması büyük yanlıştı. Dzeko ve Tadic tercihleri genelde olduğu gibi bir işe yaramadı. Talisca’nın Bodrum deplasmanındaki görüntüsünü mumla aratması, Çağlar’ın kötü gününde olması, Kostic ve En Nesyri’nin gerçek kalitelerinden uzak görüntüsü derken kritik derbi Galatasaray lehine sonuçlandı. Buna Saint-Maximin’in bireysel oyunda ısrar edip, takımına hiç katkı sunmaması eklenince zaten kötü senaryo kaçınılmaz oldu.
DOM DOM KURŞUNU MU İSABET ETTİ?
Yine de son anlarda beraberlik golüne çok yaklaşan Fenerbahçe, bu kaz de Beşiktaş maçında Rafa Silva’nın pazara gönderdiği Sanchez’in müthiş müdahalesi ile ümit tüketti. Artık psikolojik üstünlük de Galatasaray’a geçti. Kupa belki hiçbir Fenerbahçelinin umrunda değil ama ne yazık ki bu kayıp kupa ile sınırlı kalmadı.
Kişisel olarak fark 8 puan olduğunda bile şampiyonluktan umudumu kesmedim. Halen de içimde umut var. Ama Fenerbahçe camiasını ayakta tutmak adına eline gelen fırsatı teptiği için kırgınlık da var. Elde kalan tek kulvarda sonuna kadar da mücadele edilecektir ama bu mücadelede büyük önem taşıyan psikolojik üstünlüğün Galatasaray’a kaptırılması hiç hoş olmadı.
BEN BİLE PENALTI VERİRDİM!
Kötü geceden aklımızda kalan diğer konular ise kavgalar, Cihan Aydın’ın berbat yönetimi ve Mourinho-Okan Buruk gerilimi oldu. Tansiyonun yükseldiği anlarda itişmeler normal karşılanabilir belki. Ama Cihan Aydın’ın resmen kontrolü kaybetmesi daha çirkin şeyler yaşanmasına çanak tuttu. Hakem yönetimi açısından rezalet bir gece yaşadık. Bunu iki taraf için de söylemek mümkün. Keza Galatasaraylıları sinirlendiren karar sayısı da çoktu. Mourinho-Okan Buruk gerilimi ise ‘güler misin ağlar mısın’ dedirtecek türdendi. Dünyanın en iyi teknik adamlarından biri, rakip hocanın burnunu sıkıyor. Duy da inanma! Ve Okan Buruk’un kendini öyle bir yere atışı var ki gören dom dom kurşunu denk geldi sanacak. O düşüş ceza alanı içinde olsa ve Mourinho’nun burun sıktığını görmesem ben bile penaltı veririm)..

Benzer Haberler